Watergarden projesiyle ilgili bilgi verebilir misiniz?
Watergarden, Türkiye’nin ilk yeme- içme eğlence merkezi olacak. Burası, Dünya’da da İngilizce olarak Eatery Entertainment Centre olarak tabir edilen, içerisinde yiyecek- içecek alanları ve çeşitli eğlence atraksiyonlarını bulunduran bir tesis. Hacim olarak baktığımızda, Dünya’da bu büyüklükteki en büyük tesis olduğunu söyleyebiliriz. Genelde Dünya’nın her yerindeki bu tarz tesisler daha ufak çaplı oluyor veya içerisinde daha az atraksiyonu barındırıyor. Bizim burada yeme içme eğlence merkezlerimizin dışında yaklaşık 5 bin metrekarelik bir su havuzumuz var. Bu havuz, ışık, ses ve ateş gösterilerinin buluştuğu bir Show havuzu olma özelliğini taşıyor.
Bunun dışında birçok eğlence noktamız olacak. İçinde jetonlu oyuncakların olduğu bir çocuk eğlence alanımız olacak. Bu alanın içerisinde çocuk eğitim atölyesi de bulunacak. Bunun dışında büyük bir tiyatro salonumuz, 11 salonlu sinema alanımız, yaklaşık 10 bin kişi kapasiteli konser salonumuz; park alanımızda çeşitli aile atraksiyonlarının bulunduğu hem bir çocuk parkı bölümümüz hem de ufak tefek eğlence ünitelerimizin olduğu bir alanımız olacak.
Projenin işleyiş saatine baktığımızda, burası sabah erken saatlerde başlayıp gece geç saatlere kadar hizmet veren bir tesis olacak. Bu tabi bizim kiracılarımızla, orayı işleten arkadaşlarımızla ve yatırımcılarımızla da ilgili bir şey. Çünkü eğer böyle bir merkez açıyorsanız, sabah işe giderken saat yedide kahvaltı etmek isteyen kişinin de, gece bir- ikide rock şarkıcısını dinlemek isteyen kişinin de beklentilerine karşılık verebiliyor olmalısınız.
Bunlar haricinde, bizim en çok önemsediğimiz şey bir Gastronomi merkezi olmamız. İçerde bir nostalji sokağımız bulunuyor ve bu nostalji sokağında Türkiye’nin çok çeşitli yerlerinde o bölgeye ait ünlü olmuş tatları yapan firmalar yer alıyor. Ve ziyaretçilerimiz, bu tatları bayilikler aracılığıyla değil, bizzat firmaların kendilerinden tatma imkanına sahip olabilecekler. Büyük bir Çınaraltı Kahvesi’nden başlayan ama Adana’dan Tokat’a, Mersin’den Edirne’ye kadar bir çok lokal lezzeti bulabileceğiniz restoranlar da yine bu alanda bulunacak. Ve her gelir grubuna uygun bir yeme içme eğlence anlayışımız var. Yani içeride on liralık bir bütçeyle yemek de yiyebileceğiniz mekanlar veya kişi başı 150- 200 lira gibi hesap ödediğiniz yeme içme üniteleri de olacak.
Projenin en önemli özelliği; insanlar bulundukları her noktada havuz showlarını izleme şansını bulacaklar. Havuz Showlarıyla ilgili, yurt içinden ve yurt dışından çeşitli prodüksiyon ekiplerinin birlikte çalıştığı çok önemli görsel showlar hazırlıyoruz.
Atraksiyon endüstrisine baktığımız zaman da bu projenin iki önemli noktası bulunuyor. Birincisi proje, İstanbul’un hatta Türkiye’nin satın alma gücünün en yoğun olarak yaşadığı bir bölgede Ataşehir’de bulunuyor, dolayısıyla çok fazla konuttan insan trafiği alma potansiyeli var. İkincisi de Anadolu yakasına baktığımız zaman, eğlence ve yeme içmeyi bir arada tesisleştiren başka bir yer bulunmuyor. O anlamda da, Anadolu Yakası’nın aynı zamanda yerli ziyaretçinin yanı sıra turist taşıma potansiyeli de olan bir yer. Biz bu projenin hem İstanbul’a hem Anadolu yakasına hem de Türkiye’ye çok önemli katkılarını sağlayacağına inanıyoruz.
Böyle bir konsept Türkiye için de bir ilk mi olacak?
Evet, Türkiye için ilk. Dünya’da çeşitli yerlerde örneğin Dubai’de, Amerika’da var ama bu hacimde baktığımızda ve özellikle içinde tekstilin olmadığı tek yer olduğunu söyleyebilirim.
Projenin ne zaman bitmesi planlanıyor? Şu an ne aşamadasınız?
Haziran’ın ilk haftasında açılışımızı yapmayı planlıyoruz. Kaba inşaatımız bitti. Kiralamalarımız çok hızlı bir şekilde sürüyor. Şubat sonu Mart başı gibi kiracılarımız kendi dekorasyonlarına başlar. İnşallah burada, özellikle de tematik eğlence anlamında Türkiye’de hiç daha önce bulunmamış birkaç tane özellikli makinayı da yurt dışından getirmek üzereyiz.
Watergarden Projesi’ni gerçekleştirme fikri nasıl ortaya çıktı? Neden bir AVM ya da gayrimenkul projesi değil de böyle bir tesis oluşturuldu?
Bu durum, yatırımcıların vizyonuyla alakalı olan bir şey. Watergarden, konuta değil insana önem veren bir proje. İstanbul’un en değerli arsalarından birinde böyle bir tesis oluşturulması fikri de bu vizyon doğrultusunda ortaya çıktı. Bildiğiniz gibi, bazı şeylerin defter değeri yüksek olabiliyor ama bazen marka değeri daha da yüksek olabiliyor. Bu bağlamda, eğer ki bu ülkede yaşayan bir iş adamıysanız, arkanızda kalıcı eserler bırakmak isteyebiliyorsunuz. Tabi ki, eser olarak tabir ettiğimiz bu alanların ticari faaliyetlerin de sürdürülebileceği alanlar olması gerekli.
Ataşehir’de çok fazla konut olmasından dolayı burada yaşayan kişilerin eğlence beklentilerine hizmet edecek ve sosyalleşmelerine olanak sağlayabilecek kapsamlı, diğerlerinden farklı yeme- içme alanlarını içerisinde barındıran bir tesise ihtiyaç duyduğu belirlenmiş. Hem bu ihtiyaç çerçevesinde hem de insana değer veren kalıcı bir eser bırakma vizyonu doğrultusunda böyle bir tesis oluşturulmaya karar verildi.
Biz Watergarden Projesi ile, insanların keyifle vakit geçirebileceği ve hem eğlence hem dinlence anlamında tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri, gerek yalnız gerekse sosyal çevreleriyle kaliteli vakit geçirebilecekleri bir alan yarattığımıza inanıyoruz.